Pazar, Eylül 27, 2009
Pazar, Eylül 20, 2009
Arife günü eşini sevgilisiyle bastı

NEVŞEHİR'de eşi 38 yaşındaki G.G.'yi evde sevgilisi 36 yaşındaki İ.Ö. ile birlikte yakalayan 43 yaşındaki A.G., dehşet saçtı.
NEVŞEHİR'de eşi 38 yaşındaki G.G.'yi evde sevgilisi 36 yaşındaki İ.Ö. ile birlikte yakalayan 43 yaşındaki A.G., dehşet saçtı. A.G. eşinin sevgilisi İ.Ö.'yü önce bıçakladı, sonra başını taşla ezerek öldürdü, ardından da eşini bıçaklayarak yaraladı.
Özel bir şirkette çalışan A.G., dün akşam 2000 Evler Mahallesi'ndeki evine gittiğinde, eşi G.G.'yi, İ.Ö. ile birlikte ilişkiye girerken yakaladı. Sinir krizi geçiren A.G., mutfaktan aldığı bıçakla önce kaçmaya çalışan İ.Ö.'yü, ardından da eşi G.G.'yi bıçakladı. A.G., yaralı halde yine kaçmaya çalışan İ.Ö.'yü bahçede yakalayıp başını taşla ezerek öldürdü.
Olaydan sonra yaralı G.G. Nevşehir Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Polis tarafından gözaltına alınan A.G. ise sorgusunun ardından Adliye'ye sevk edilecek
Cumartesi, Eylül 19, 2009
Çarşamba, Eylül 16, 2009
Yasağa 4 Sigaralı Eylem
Güneşin Doğuşunun Silüeti
Üzerindeki Kara Bulut Hiç Eksilmiyor
En seksi kolej!


İşletmeci İzzet Çapa, İZEV Vakfı yararına ünlü isimleri buluşturdu. Kolejli öğrencileri canlandıran tam 40 ünlü, Serkan Şedele'ye çarpıcı pozlar verdi.
Sanat, cemiyet, spor, basın, moda ve podyum dünyasının biririnden ünlü isimleri Hollywood prodüksiyonlarını anımsatan dev bir projede buluştu. İşletmeci İzzet Çapa'nın sahibi olduğu Çapamarka'nın, Nişantaşı City's Alışveriş Merkezi'nde bulunan mekanı 'It's a Joke'un yeni bir konsept ve dekorasyonla 'Joke College' adı altında açılışının tanıtıı için kameranın önüne geçen 40 ünlü, aynı zamanda bir sosyal yardım projesine de katkıda bulundu.
İşte kolejden seksi kareler...
Fotoğraf sanatçısı Serkan Şedele'nin objektifine yansıyan tüm bu fotoğraflar açılacak bir sergide açık arttırmayla satılacak ve elde edilen gelir 'Down Sendromlu'çocuklara yardım amacıyla kurulan İZEV'e (İstanbul Zihinsel Engelliler için Eğitim ve Dayanışma Vakfı) bırakılacak. Ayrıca bu kampanya dahilinde ekim ayının ilk haftasında 'Back To School' adlı bir parti düzenlenecek.
Perşembe, Eylül 10, 2009
Zonguldak'tan minibüs tutup yağmaya geldiler
Çarşamba, Eylül 09, 2009
Müjde Ar Arabada Tecavüz İffet Filmi
Müjde Ar Arabada Tecavüz İffet Filmi Www.capsvid.org - Watch today’s top amazing videos here
Müjde Ar Arabada Tecavüz İffet Filmi Www.capsvid.org - Watch today’s top amazing videos here
3 Maymun Yavuz Bingol 2008-9
GÖRMEDİM -DUYMADIM BİLMİYORUM
Bazen haytta 3 maymunu oynaMAK GEREKİR!!!
SIKICI BİR FİLM AMA ÇOK ANLAM TAŞIYOR BU YÜZDEN DE ÖDÜL ALDI.. İZLEMENİZİ TAVSİYE EDERİM..
3 Maymun Yavuz Bingol 2008-9 - For more funny movies, click here
Bazen haytta 3 maymunu oynaMAK GEREKİR!!!
SIKICI BİR FİLM AMA ÇOK ANLAM TAŞIYOR BU YÜZDEN DE ÖDÜL ALDI.. İZLEMENİZİ TAVSİYE EDERİM..
3 Maymun Yavuz Bingol 2008-9 - For more funny movies, click here
+18 Dönem Ödevi :))

Bir okulda ögretmenin aklına dahiyane bir fikir gelir: Dönem projesi olarak tüm öğrencilere seramik saksılar hazırlatacak ve daha sonra içlerine bakimi en kolay bitki olan kaktüs ektirerek çocuklarda sorumluluk duygusunu pekiştirecektir.
Öğretmenimiz çekici olsun diye bembeyaz palyaço şeklinde saksılar alir. Çocuklardan bir örneğe göre bunları boyamalarini ister. Çocuklar boya işlerini bitirdikten sonra hep beraber bir seramik atölyesine gezi düzenlenir.
Atölyede çocuklar hem seramiğin nasıl yapıldğını görürler hem de boyamış oldukları saksilari fırınlama işlemine tabi tutarlar. Daha sonra toprak konur ve kaktüsler ekilir.
Ancak dönem sonunda beklenmeyen bir görüntü ortaya çıkar ve çocukların saksıları evlerine götürmelerine izin verilmez.
Saksılar okul yönetimi tarafından toplatılarak okulun deposunda bir köşeye
atılır.
ERKEKLERİMİZİN ÇOĞU İVEDİK
Son yılların en popüler oyuncularından... 'Hadi leynnnn'
narası ile çok tartışılan, kendine özgü Recep İvedik’in yaratıcısı... Bu haftaki konuğumuz, Türk sinemasının gişe rekortmeni Şahan Gökbakar.
Rumelihisarın’daki şirin evinde, gülümseyerek karşıladı bizi. Tatlı tatlı sohbet ettik. Doğa Rutkay ile neden ayrıldığını “Beren Saat ile birlikteler” haberinin aslı olup olmadığını sordum, o da yanıtladı. İşte, kadının hem
yatakta hem de mutfakta iyi olmasını isteyen, Recep İvedik karakterinin babası Şahan Gökbakar....“Bundan sonra yapacaklarım bu başarıyı yakalayamazsa, ne yaparım” kaygısını yaşadım. Ama “Korkunun ecele faydası yok. Başarısız olacaksa da olur” diye düşündüm. Ve başarılı oldum.
- İki film çektiniz. İkisi de gişe rekoru kırdı. Başarı insanı korkutuyor mu?
Bu durum, ilk filmimden sonra biraz korku yarattı tabii
- Sizce Türk erkeklerinin yüzde kaçı Recep İvedik?
Bence çoğunluğu. Yüzde veremem ama çok fazla. Sonuçta bütün erkeklerin içinde biraz maçoluk, agresiflik, kabadayılık vardır. Herkes her şeyi çok bilir bizim ülkemizde.
- Peki biraz maço, agresif karakteriniz ne vaziyette? Yeniden sinema salonlarında boy gösterecek mi?
Recep İvedik 3, şu an kağıt üzerinde. Her an, her şey değişebilir. Çok güzel fikirlerim var.
- Uzun metraj, TV defterini kapattırdı mı?
Şimdilik düşünmüyorum. Kafam rahat çalışmayı seviyorum. eytingler, bu rakamların televizyon yöneticileri üzerindeki etkisi, beni sıkıyordu. Televizyona yaptığım işlerde kendimi rahat hissetmiyordum.
- İdolünüz kim?
Sakın “Recep İvedik” demeyin. Şu anda ünlü ve başarılı
olan birçok insanı öğrencilik yıllarımda beğenirdim. Beyazıt Öztürk, Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan taklitleri yapardım.
- Bir zamanlar taptığınız isimler tarafından kıskanıldığınızı düşünüyor musunuz?
Bunu onlara soracaksınız.
- Cem Yılmaz’dan Yahşi Batı için teklif gelse oynar mısınız?
Gelmez ama gelseydi oynardım. Benim projemle çakışmazsa keyifle hem de... Tüm Türkiye bizi bir arada görmek istiyor. Hatta Recep İvedik’ten önce, üç-dört kişinin rol alacağı bir komedi filmi fikri atmıştım ortaya. Fakat bütçeyle ilgili sorunlar yüzünden gerçekleşmedi. Bir film olsun hep beraber oynayalım ya da bir projede birlikte çalışalım, isterim.
- Diğer komedyenler bir şekilde bazı projelerde buluşuyor, ama siz aralarında olmuyorsunuz. Neden sizi çağırmıyorlar mı?
Yardımlarımı genelde tek başıma yapıyorum.
ANNEM GİBİ KADIN İSTERİM
- Freud bile “Kadınlar ne ister” diye sormuş. Sizce ne
istiyorlar?
Kadın çok narin bir yaratık. Şefkat bekler, güzel hissettirilmek ister...
- Kadınları türlerine göre kaça ayırırsınız?
Evlenilecek kadın, eğlenilecek kadın ayrımına katılmıyorum. Trilyonlarca kadın var. Ama annem gibi kadınları seviyorum.
- Kadınlara güvenir misiniz?
Kadınlar için ayrı güven endeksim yok. “Bir kadına çok
güvendim başıma kötü şeyler geldi” gibi bir şey yaşamadım.
İNSAN PARAYI SEVER
- Kadınların para ve şöhret peşindeki şeytanlar olduğunu
düşünüyor musunuz?
Parayı ve şöhreti erkekler de sever. Etrafımda para ve ün için gelen kadın yok.
- Karşınıza çıkan servet avcılarının niyetini o dakika anlar mısınız?
Anlarım. Hayatımdaki kadınların sayısı her zaman fazlaydı. Ünlü olduktan sonra artmadı yani. Ben ilişki adamıyım.
- Çok aşıksınız ama yalancının biri... Ne yaparsınız?
Rencide edecek, derecedeyse, konuşmayı tercih ederim. Ama değişmezse, yapacak bir şey yok.
- Kız arkadaşınızın kılık kıyafetine karışır mısınız?
Çok kısa bir etek, beni rahatsız edebilir. Zaten kendi de rahat edemez.
- Cinsel cazibe kadının neresinde gizlidir: Gözler, kalça, dudaklar?
Bence saçlarında ve ellerinde. Bir kadında ilk baktığım yer; elleri ve saçlarıdır. Gözleri daha sonra gelir.
HEM KEBAP HEM SEKS
- Suşi mi kebap mı?
Kebap.
- Rakı mı şarap mı?
Rakı.
- Seks mi yemek mi?
Seks.
- Sarışın mı esmer mi?
İkisi de.
- Charlize Theron mu Angelina Jolie mi?
Charlize Theron.
- Mini etek mi, pantolon mu?
İkisi de...
- Futbol mu tenis mi?
Futbol.
- Playstation mı kız arkadaş mı?
Kız arkadaşımla playstation oynamak.
- Maço mu romantik mi?
Eski romantiklerden yenimaçolardanım.
- Genç kadın mı olgun kadın mı?
Genç kadın. Yaşım itibariyle.
MEDENİ ŞEKİLDE BİTTİ
- Beren Saat’le adınız çıktı. Aranızda bir şeyler oluyordu da haber basına yansıyınca mı sekteye uğradı?
Yok bir şeyler olmadı. Kahve içtik sadece.
- Doğa Rutkay ile teknenizi kirlettiği için mi ayrıldınız?
Bu soruya cevap vermem.
- Siz evlenmek istiyormuşsunuz, o istemiyormuş. Bu yüzden aranız bozulmuş. Bu dedikoduların ne kadarı doğru?
Bu dedikoduların gerçeklik payı yok. Dolayısıyla cevap vermeye gerek yok. Gayet medeni bir şekilde bitti. Dört yıl süren bir ilişki yaşadık. “Aşk bitti ama arkadaşlığımız devam edecek” diye açıklama yaptım. Bundan sonra konuşmam.
MUTFAKTA DEĞİL YATAKTA İYİ OLSUN
- Sevgiliniz mutfakta mı yatakta mı iyi olmalı?
İkisinde de iyi olmalı. Gerçi mutfak o kadar önemli değil. Dışarıdan da yemek söyleyebiliriz. Zaten günümüzdeki kızların hiçbiri mutfakla alakalı değil. Yüz kızla tanıştıysam hepsi de “Çok iyi makarna pişiririm, bir yumurta kırarım parmaklarını yersin” dedi.Ama başka bir şey yok. Mesela sen mantı açıyor musun?
-Recep İvedik filmde sevişseydi, nasıl sevişirdi?
Recep ivedik, 27 yıl boyunca hayatında böyle bir şey yaşamadığı için herhalde garip olurdu.
narası ile çok tartışılan, kendine özgü Recep İvedik’in yaratıcısı... Bu haftaki konuğumuz, Türk sinemasının gişe rekortmeni Şahan Gökbakar.
Rumelihisarın’daki şirin evinde, gülümseyerek karşıladı bizi. Tatlı tatlı sohbet ettik. Doğa Rutkay ile neden ayrıldığını “Beren Saat ile birlikteler” haberinin aslı olup olmadığını sordum, o da yanıtladı. İşte, kadının hem
yatakta hem de mutfakta iyi olmasını isteyen, Recep İvedik karakterinin babası Şahan Gökbakar....“Bundan sonra yapacaklarım bu başarıyı yakalayamazsa, ne yaparım” kaygısını yaşadım. Ama “Korkunun ecele faydası yok. Başarısız olacaksa da olur” diye düşündüm. Ve başarılı oldum.
- İki film çektiniz. İkisi de gişe rekoru kırdı. Başarı insanı korkutuyor mu?
Bu durum, ilk filmimden sonra biraz korku yarattı tabii
- Sizce Türk erkeklerinin yüzde kaçı Recep İvedik?
Bence çoğunluğu. Yüzde veremem ama çok fazla. Sonuçta bütün erkeklerin içinde biraz maçoluk, agresiflik, kabadayılık vardır. Herkes her şeyi çok bilir bizim ülkemizde.
- Peki biraz maço, agresif karakteriniz ne vaziyette? Yeniden sinema salonlarında boy gösterecek mi?
Recep İvedik 3, şu an kağıt üzerinde. Her an, her şey değişebilir. Çok güzel fikirlerim var.
- Uzun metraj, TV defterini kapattırdı mı?
Şimdilik düşünmüyorum. Kafam rahat çalışmayı seviyorum. eytingler, bu rakamların televizyon yöneticileri üzerindeki etkisi, beni sıkıyordu. Televizyona yaptığım işlerde kendimi rahat hissetmiyordum.
- İdolünüz kim?
Sakın “Recep İvedik” demeyin. Şu anda ünlü ve başarılı
olan birçok insanı öğrencilik yıllarımda beğenirdim. Beyazıt Öztürk, Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan taklitleri yapardım.
- Bir zamanlar taptığınız isimler tarafından kıskanıldığınızı düşünüyor musunuz?
Bunu onlara soracaksınız.
- Cem Yılmaz’dan Yahşi Batı için teklif gelse oynar mısınız?
Gelmez ama gelseydi oynardım. Benim projemle çakışmazsa keyifle hem de... Tüm Türkiye bizi bir arada görmek istiyor. Hatta Recep İvedik’ten önce, üç-dört kişinin rol alacağı bir komedi filmi fikri atmıştım ortaya. Fakat bütçeyle ilgili sorunlar yüzünden gerçekleşmedi. Bir film olsun hep beraber oynayalım ya da bir projede birlikte çalışalım, isterim.
- Diğer komedyenler bir şekilde bazı projelerde buluşuyor, ama siz aralarında olmuyorsunuz. Neden sizi çağırmıyorlar mı?
Yardımlarımı genelde tek başıma yapıyorum.
ANNEM GİBİ KADIN İSTERİM
- Freud bile “Kadınlar ne ister” diye sormuş. Sizce ne
istiyorlar?
Kadın çok narin bir yaratık. Şefkat bekler, güzel hissettirilmek ister...
- Kadınları türlerine göre kaça ayırırsınız?
Evlenilecek kadın, eğlenilecek kadın ayrımına katılmıyorum. Trilyonlarca kadın var. Ama annem gibi kadınları seviyorum.
- Kadınlara güvenir misiniz?
Kadınlar için ayrı güven endeksim yok. “Bir kadına çok
güvendim başıma kötü şeyler geldi” gibi bir şey yaşamadım.
İNSAN PARAYI SEVER
- Kadınların para ve şöhret peşindeki şeytanlar olduğunu
düşünüyor musunuz?
Parayı ve şöhreti erkekler de sever. Etrafımda para ve ün için gelen kadın yok.
- Karşınıza çıkan servet avcılarının niyetini o dakika anlar mısınız?
Anlarım. Hayatımdaki kadınların sayısı her zaman fazlaydı. Ünlü olduktan sonra artmadı yani. Ben ilişki adamıyım.
- Çok aşıksınız ama yalancının biri... Ne yaparsınız?
Rencide edecek, derecedeyse, konuşmayı tercih ederim. Ama değişmezse, yapacak bir şey yok.
- Kız arkadaşınızın kılık kıyafetine karışır mısınız?
Çok kısa bir etek, beni rahatsız edebilir. Zaten kendi de rahat edemez.
- Cinsel cazibe kadının neresinde gizlidir: Gözler, kalça, dudaklar?
Bence saçlarında ve ellerinde. Bir kadında ilk baktığım yer; elleri ve saçlarıdır. Gözleri daha sonra gelir.
HEM KEBAP HEM SEKS
- Suşi mi kebap mı?
Kebap.
- Rakı mı şarap mı?
Rakı.
- Seks mi yemek mi?
Seks.
- Sarışın mı esmer mi?
İkisi de.
- Charlize Theron mu Angelina Jolie mi?
Charlize Theron.
- Mini etek mi, pantolon mu?
İkisi de...
- Futbol mu tenis mi?
Futbol.
- Playstation mı kız arkadaş mı?
Kız arkadaşımla playstation oynamak.
- Maço mu romantik mi?
Eski romantiklerden yenimaçolardanım.
- Genç kadın mı olgun kadın mı?
Genç kadın. Yaşım itibariyle.
MEDENİ ŞEKİLDE BİTTİ
- Beren Saat’le adınız çıktı. Aranızda bir şeyler oluyordu da haber basına yansıyınca mı sekteye uğradı?
Yok bir şeyler olmadı. Kahve içtik sadece.
- Doğa Rutkay ile teknenizi kirlettiği için mi ayrıldınız?
Bu soruya cevap vermem.
- Siz evlenmek istiyormuşsunuz, o istemiyormuş. Bu yüzden aranız bozulmuş. Bu dedikoduların ne kadarı doğru?
Bu dedikoduların gerçeklik payı yok. Dolayısıyla cevap vermeye gerek yok. Gayet medeni bir şekilde bitti. Dört yıl süren bir ilişki yaşadık. “Aşk bitti ama arkadaşlığımız devam edecek” diye açıklama yaptım. Bundan sonra konuşmam.
MUTFAKTA DEĞİL YATAKTA İYİ OLSUN
- Sevgiliniz mutfakta mı yatakta mı iyi olmalı?
İkisinde de iyi olmalı. Gerçi mutfak o kadar önemli değil. Dışarıdan da yemek söyleyebiliriz. Zaten günümüzdeki kızların hiçbiri mutfakla alakalı değil. Yüz kızla tanıştıysam hepsi de “Çok iyi makarna pişiririm, bir yumurta kırarım parmaklarını yersin” dedi.Ama başka bir şey yok. Mesela sen mantı açıyor musun?
-Recep İvedik filmde sevişseydi, nasıl sevişirdi?
Recep ivedik, 27 yıl boyunca hayatında böyle bir şey yaşamadığı için herhalde garip olurdu.
TUVALETTE İSTENMEYEN SESLERE SON!
Tuvaletteyken 'duyulması istenmeyen sesleri' bastıran sifon sesi Japon kadınlarının yardımına yetişti.
Bıraktıkları izlenimi çok önemseyen ve tuvalette başkaları tarafından "fark edilmekten" hiç hoşlanmayan Japon kadınlarının yardımına "diğer sesleri bastıran sifon sesi" yetişti.
Japon tuvalet şirketi Toto ve tuvalet uzmanı Takara Tomy’nin, Japon kadınlarının kaygılarını gidermek üzere geliştirdiği küçük elektronik cihaz, sifonun sesinin aynısını çıkarıyor ve duyulması istenmeyen seslerin gizlenmesini sağlıyor.
2 modeli bulunan 8,5 cm x 5,5 x 1,5 ebadında, duvara asılabilen pembe ağırlıklı cihaz Japonya’da kasım sonunda 1499 yenden (yaklaşık 23 TL) satışa sunulacak.
Toto’nun araştırmasına göre, "yüzlerinin kızarmaması için" kadınlar tuvalette birçok kez sifonu çekiyor ya da gürültü yapmak için "kilometrelerce" tuvalet kağıdı kullanıyor. Dolayısıyla "gürültüyle konfor sağlayan" bu çevreci cihaz, su tasarrufu da sağlıyor, çünkü bir kadının ortalama 2,5 kez sifonu çekmesi fazladan 15 litre su israfına neden oluyor.
(AA)
Bıraktıkları izlenimi çok önemseyen ve tuvalette başkaları tarafından "fark edilmekten" hiç hoşlanmayan Japon kadınlarının yardımına "diğer sesleri bastıran sifon sesi" yetişti.
Japon tuvalet şirketi Toto ve tuvalet uzmanı Takara Tomy’nin, Japon kadınlarının kaygılarını gidermek üzere geliştirdiği küçük elektronik cihaz, sifonun sesinin aynısını çıkarıyor ve duyulması istenmeyen seslerin gizlenmesini sağlıyor.
2 modeli bulunan 8,5 cm x 5,5 x 1,5 ebadında, duvara asılabilen pembe ağırlıklı cihaz Japonya’da kasım sonunda 1499 yenden (yaklaşık 23 TL) satışa sunulacak.
Toto’nun araştırmasına göre, "yüzlerinin kızarmaması için" kadınlar tuvalette birçok kez sifonu çekiyor ya da gürültü yapmak için "kilometrelerce" tuvalet kağıdı kullanıyor. Dolayısıyla "gürültüyle konfor sağlayan" bu çevreci cihaz, su tasarrufu da sağlıyor, çünkü bir kadının ortalama 2,5 kez sifonu çekmesi fazladan 15 litre su israfına neden oluyor.
(AA)
Özer Arda’dan iyi
F.Bahçe kaptanı Alex, Özer Hurmacı ile ilgili ilginç açıklamalarda bulundu
“Arda çok yetenekli bir oyuncu ancak Özer’in artıları daha fazla. Her mevkiide oynayabilecek yetenekte bir oyuncu. Onunla yan yana oynamak keyifli olur.”
TÜRKİYE Arda’yı tartışıyor. Son günlerin en gözde ismi hiç kuşkusuz Arda Turan. Ancak buna itirazı olan biri var. Sadece Arda değil, Özer de Türk ve Avrupa futboluna damga vuracak bir isim diyen Alex, her fırsatta övdüğü genç yıldız için ilginç sözler sarfetti. İşte kaptanın, Özer Hurmacı ile ilgili ilginç ve gündem yaratacak sözleri:
10 NUMARAYI ONA BIRAKIRIM
“BEN F.Bahçe’de çok mutlu günler geçirdim, halâ da geçiriyorum. Bu seneden sonra bir yıl daha forma giyip, artık ülkeme döneceğim. Ancak en çok sevindiğim konu Özer Hurmacı gibi bir yeteneğin takıma kazandırılması. Benden sonra 10 numarayı hak edecek, taşıyacak, gerekliliklerini yerine getirecek Özer’in takıma katılması F.Bahçe camiası için mutluluk verici. 10 numaralı formamı kesinlikle gözüm kapalı ona teslim edeceğim.
ARTILARI DAHA FAZLA
DÜNYA futbolu yakın zamanda Arda’yı konuşacak. Arda çok yetenekli bir oyuncu. Arda’ya Türkiye sahip çıkıyor. Bu da onun için avantaj. Ancak Özer’in artıları Arda’dan daha fazla. İkisi de Türk futboluna çok şeyler kazandıracak önemli yetenekler. Özer hem teknik hem daha güçlü. Türkiye bu önemli iki yıldızla büyük başarılara imza atacaktır. Özer tamamiyle iyileşti. Üzerindeki korkuyu da attıktan sonra meziyetlerini yansıtmaya başlasın, Arda kadar gündemde kalacak ve medyada belki de daha fazla yer bulacak bir yetenek.
YEDEK KALIP İZLEMEK İSTERİM
ANTRENMANLARA daha yeni yeni kendini vermeye başladı. Bazen idmanda durup onu izleyesim geliyor. Öyle güçlü, öyle yetenekli, öyle hırslı ki, bazen ondaki güç bende olsaydı diye içimden geçirmiyor değilim. Artık toparlandı ve maçlarda oynayacak duruma geldi. Özer sahada her mevkiide oynayabilecek yeteneğe sahip bir oyuncu. Onunla yan yana oynamak bir keyif olur, ama bazı maçlarda onun ilk 11’de oynaması için yedek soyunup kenardan izlemeye bile razıyım.
ONU seyretmek gerçekten çok büyük bir keyif. Türk futbolu Özer ve Arda gibi iki önemli yıldızı kazandığı için mutlu olmalı. Böylesine önemli yıldızlar sık sık yetişmiyor. Türkiye’nin sahip çıkıp bu oyunculara destek vermesi gerek.”
“Arda çok yetenekli bir oyuncu ancak Özer’in artıları daha fazla. Her mevkiide oynayabilecek yetenekte bir oyuncu. Onunla yan yana oynamak keyifli olur.”
TÜRKİYE Arda’yı tartışıyor. Son günlerin en gözde ismi hiç kuşkusuz Arda Turan. Ancak buna itirazı olan biri var. Sadece Arda değil, Özer de Türk ve Avrupa futboluna damga vuracak bir isim diyen Alex, her fırsatta övdüğü genç yıldız için ilginç sözler sarfetti. İşte kaptanın, Özer Hurmacı ile ilgili ilginç ve gündem yaratacak sözleri:
10 NUMARAYI ONA BIRAKIRIM
“BEN F.Bahçe’de çok mutlu günler geçirdim, halâ da geçiriyorum. Bu seneden sonra bir yıl daha forma giyip, artık ülkeme döneceğim. Ancak en çok sevindiğim konu Özer Hurmacı gibi bir yeteneğin takıma kazandırılması. Benden sonra 10 numarayı hak edecek, taşıyacak, gerekliliklerini yerine getirecek Özer’in takıma katılması F.Bahçe camiası için mutluluk verici. 10 numaralı formamı kesinlikle gözüm kapalı ona teslim edeceğim.
ARTILARI DAHA FAZLA
DÜNYA futbolu yakın zamanda Arda’yı konuşacak. Arda çok yetenekli bir oyuncu. Arda’ya Türkiye sahip çıkıyor. Bu da onun için avantaj. Ancak Özer’in artıları Arda’dan daha fazla. İkisi de Türk futboluna çok şeyler kazandıracak önemli yetenekler. Özer hem teknik hem daha güçlü. Türkiye bu önemli iki yıldızla büyük başarılara imza atacaktır. Özer tamamiyle iyileşti. Üzerindeki korkuyu da attıktan sonra meziyetlerini yansıtmaya başlasın, Arda kadar gündemde kalacak ve medyada belki de daha fazla yer bulacak bir yetenek.
YEDEK KALIP İZLEMEK İSTERİM
ANTRENMANLARA daha yeni yeni kendini vermeye başladı. Bazen idmanda durup onu izleyesim geliyor. Öyle güçlü, öyle yetenekli, öyle hırslı ki, bazen ondaki güç bende olsaydı diye içimden geçirmiyor değilim. Artık toparlandı ve maçlarda oynayacak duruma geldi. Özer sahada her mevkiide oynayabilecek yeteneğe sahip bir oyuncu. Onunla yan yana oynamak bir keyif olur, ama bazı maçlarda onun ilk 11’de oynaması için yedek soyunup kenardan izlemeye bile razıyım.
ONU seyretmek gerçekten çok büyük bir keyif. Türk futbolu Özer ve Arda gibi iki önemli yıldızı kazandığı için mutlu olmalı. Böylesine önemli yıldızlar sık sık yetişmiyor. Türkiye’nin sahip çıkıp bu oyunculara destek vermesi gerek.”
Salı, Eylül 08, 2009
Şampiyon olmadan şampiyonluk turu atılan sezon
ŞTE , ŞAMPİYON OLMADAN ŞAMPİYONLUK TURU ATILAN O SEZONUN HİKAYESİ:
1970-71 Sezonu...
Ezeli rakipler Galatasaray ve Fenerbahçe ligin son haftasına kafa kafaya girerler...
29. haftanın sonunda Galatasaray'ın 40, Fenerbahçe'nin 39 puanı vardır...
30. ve son hafta Galatasaray Ankara deplasmanında PTT ile karşılaşırken, Fenerbahçe kendi seyircisi önünde Beşiktaş'la karşılaşacaktır...
Büyük gün gelir çatar...
Pazar günü maçlar aynı saate başlar...
Şampiyonluk umudunu son haftaya ve Galatasaray'ın kaybedeceği puana bağlayan Fenerbahçe taraftarı heyecan içindedir...
Aksilik bu ya, TRT radyosunun link hatlarında beklenmedik bir arıza yaşanmakta, Ankara'ya bir türlü bağlanılamamaktadır...
Fenerbahçe gol için bastırmakta, ancak kalesinde devleşen Beşiktaş kalecisi Şükrü'yü geçememektedir...
Karşılaşmanın ilk yarısı golsüz beraberlikle sonuçlanır...
İkinci yarıda heyecan daha da artmıştır...
Son 20 dakikaya da golsüz beraberlikle girilir...
İşte o sıralarda Ankara'dan gelen haber dalga dalga Mithat Paşa stadyumuna yayılır: "GALATASARAY ANKARA'DA 2-0 YENİK DURUMDA...!"
Haber Fenerbahçe taraftarını daha da gayrete getirir... "Fener... Fener..." tezahüratları iyiden iyiye yükselir...
Beşiktaş takımının da bu haber karşısında direnci zayıflamış gibidir...
Ve beklenen o gol kısa bir süre sonra gelir:
Dakikalar 81'i gösterirken topu kapan Ogün Altıparmak, Beşiktaş defansından Mehmet Özcan ve Barbu'nun arasından sıyrılır... Topu, kaleci Şükrü'nün solundan Beşiktaş ağlarına yollar... 1-0...
Fenerbahçe taraftarı sevinç içindedir... Stat "Şampiyon...Şampiyon..." sesleriyle inlemektedir...
Geriye kalan birkaç dakika geçmek bilmez...
Ankara'dan yeni bir haber de gelmemiştir...
Fenerbahçe Başkanı Faruk ILGAZ da heyecanını yenemeyerek sahaya iner... Yedek kulübesinin yanından futbolcularına eliyle kalan dakikaları işaret etmektedir: "Dayanın çocuklar... Birkaç dakika kaldı...!"
Asbaşkan Emin Cankurtaran da yerinde duramamakta, kenardan futbolculara bağırmaktadır: "Az kaldı... Az... Şampiyonuz... Galatasaray hâlâ 2-0 mağlup..."
Hakem Ertuğrul Dilek'in bitiş düdüğüyle saha ana baba gününe döner...
Sahaya giren taraftarlar Fenerbahçeli futbolcuların formalarını "şampiyonluk hatırası" olarak almak için yarışmaktadır...
Başta golü atan Ogün ve takım kaptanı Nedim, Fenerbahçeli futbolcular bir bir omuzlara alınmaktadır...
"Şampiyon Fener... Şampiyon Fener..." tezahüratlarıyla şampiyonluk turu atılmakta, ŞAMPİYONLUK KUTLANMAKTADIR...
Kutlamalar 10 dakika kadar coşkuyla sürer...
Sonunda link hatlarındaki arıza giderilmiş, TRT İstanbul Radyosu ile TRT Ankara Radyosu arasında bağlantı sağlanmıştır.
Ankara Radyosu'nun spikeri her zamanki heyecansız, resmi ses tonuyla PTT-Galatasaray karşılaşmasının sonucunu anons etmektedir:
"Az önce Ankara 19 Mayıs stadyumunda sonuçlanan karşılaşmada PTT'yi 7-1 mağlup eden Galatasaray futbol takımı 1970-71 sezonu lig şampiyonu oldu!!! Galatasaray'ı Metin (2) Ahmet(3), Büyük Mehmet ve Ergün'ün ayağından gelen goller şampiyonluğa taşırken, PTT Haydar'ın ayağından tek golünü kaydetti..."
Fenerbahçe İstanbul'da şampiyon olmadan şampiyonluk turunu atarken, aynı dakikalarda Galatasaray'da Ankara'da şampiyonluk turunu atmaktadır...
ŞTE , ŞAMPİYON OLMADAN ŞAMPİYONLUK TURU ATILAN O SEZONUN HİKAYESİ:
1970-71 Sezonu...
Ezeli rakipler Galatasaray ve Fenerbahçe ligin son haftasına kafa kafaya girerler...
29. haftanın sonunda Galatasaray'ın 40, Fenerbahçe'nin 39 puanı vardır...
30. ve son hafta Galatasaray Ankara deplasmanında PTT ile karşılaşırken, Fenerbahçe kendi seyircisi önünde Beşiktaş'la karşılaşacaktır...
Büyük gün gelir çatar...
Pazar günü maçlar aynı saate başlar...
Şampiyonluk umudunu son haftaya ve Galatasaray'ın kaybedeceği puana bağlayan Fenerbahçe taraftarı heyecan içindedir...
Aksilik bu ya, TRT radyosunun link hatlarında beklenmedik bir arıza yaşanmakta, Ankara'ya bir türlü bağlanılamamaktadır...
Fenerbahçe gol için bastırmakta, ancak kalesinde devleşen Beşiktaş kalecisi Şükrü'yü geçememektedir...
Karşılaşmanın ilk yarısı golsüz beraberlikle sonuçlanır...
İkinci yarıda heyecan daha da artmıştır...
Son 20 dakikaya da golsüz beraberlikle girilir...
İşte o sıralarda Ankara'dan gelen haber dalga dalga Mithat Paşa stadyumuna yayılır: "GALATASARAY ANKARA'DA 2-0 YENİK DURUMDA...!"
Haber Fenerbahçe taraftarını daha da gayrete getirir... "Fener... Fener..." tezahüratları iyiden iyiye yükselir...
Beşiktaş takımının da bu haber karşısında direnci zayıflamış gibidir...
Ve beklenen o gol kısa bir süre sonra gelir:
Dakikalar 81'i gösterirken topu kapan Ogün Altıparmak, Beşiktaş defansından Mehmet Özcan ve Barbu'nun arasından sıyrılır... Topu, kaleci Şükrü'nün solundan Beşiktaş ağlarına yollar... 1-0...
Fenerbahçe taraftarı sevinç içindedir... Stat "Şampiyon...Şampiyon..." sesleriyle inlemektedir...
Geriye kalan birkaç dakika geçmek bilmez...
Ankara'dan yeni bir haber de gelmemiştir...
Fenerbahçe Başkanı Faruk ILGAZ da heyecanını yenemeyerek sahaya iner... Yedek kulübesinin yanından futbolcularına eliyle kalan dakikaları işaret etmektedir: "Dayanın çocuklar... Birkaç dakika kaldı...!"
Asbaşkan Emin Cankurtaran da yerinde duramamakta, kenardan futbolculara bağırmaktadır: "Az kaldı... Az... Şampiyonuz... Galatasaray hâlâ 2-0 mağlup..."
Hakem Ertuğrul Dilek'in bitiş düdüğüyle saha ana baba gününe döner...
Sahaya giren taraftarlar Fenerbahçeli futbolcuların formalarını "şampiyonluk hatırası" olarak almak için yarışmaktadır...
Başta golü atan Ogün ve takım kaptanı Nedim, Fenerbahçeli futbolcular bir bir omuzlara alınmaktadır...
"Şampiyon Fener... Şampiyon Fener..." tezahüratlarıyla şampiyonluk turu atılmakta, ŞAMPİYONLUK KUTLANMAKTADIR...
Kutlamalar 10 dakika kadar coşkuyla sürer...
Sonunda link hatlarındaki arıza giderilmiş, TRT İstanbul Radyosu ile TRT Ankara Radyosu arasında bağlantı sağlanmıştır.
Ankara Radyosu'nun spikeri her zamanki heyecansız, resmi ses tonuyla PTT-Galatasaray karşılaşmasının sonucunu anons etmektedir:
"Az önce Ankara 19 Mayıs stadyumunda sonuçlanan karşılaşmada PTT'yi 7-1 mağlup eden Galatasaray futbol takımı 1970-71 sezonu lig şampiyonu oldu!!! Galatasaray'ı Metin (2) Ahmet(3), Büyük Mehmet ve Ergün'ün ayağından gelen goller şampiyonluğa taşırken, PTT Haydar'ın ayağından tek golünü kaydetti..."
Fenerbahçe İstanbul'da şampiyon olmadan şampiyonluk turunu atarken, aynı dakikalarda Galatasaray'da Ankara'da şampiyonluk turunu atmaktadır...
AXEL WITSEL (( STANDAR LIEGE )) BRUTAL FALTA -OVER WASILEWSKI ((ANDERLECHT))
bu adama 8 maç ceza yetmez!!! izleyin yüreğiniz kaldırırsa..
AXEL WITSEL (( STANDAR LIEGE )) BRUTAL FALTA -OVER WASILEWSKI ((ANDERLECHT)) - Click here for more free videos
bu adama 8 maç ceza yetmez!!! izleyin yüreğiniz kaldırırsa..
AXEL WITSEL (( STANDAR LIEGE )) BRUTAL FALTA -OVER WASILEWSKI ((ANDERLECHT)) - Click here for more free videos
Pazartesi, Eylül 07, 2009
Cumartesi, Eylül 05, 2009
Çok ilginç bir gangster oyunu buldum - SOKAKCETELERI.COM! Para getiren sokakları ele geçirebilirsin.Diğer gangsterlerle dövüşebilirsin.Diğer oyuncularla birlikte, kendi çetenizi kurabilirsiniz.Kendini silahlarla, arabalarla ve köpeklerle donatabilirsin. Grafikler çok hoş. İstersen buradan kaydol: http://sokakceteleri.com/?affuid=589!
Cuma, Eylül 04, 2009
Saçma Reklam, Saçma Kampanya. - Click here for more home videos
Milletle dalga geçiyorlar. alın verin ekonomiye can verin... Paramı var millette. ... kampanya ekonomi dalga millet alın verin can simitçi tayyip halk reklam açlık sefalet para akp maliye merkez bankası yoksullu
Salı, Eylül 01, 2009
Utanç maçı
TÜRK futbolundaki yıllardır süregelen orta oyunlarından birinin neticesidir, dün akşamki maç. Cümle biraz uzun oldu ama ben size kestirmeden şunu söyleyebilirim; Türk futbolunun hala sahibi yok.
Sebebi; herkes bir önceki federasyonları suçluyor ama eylem yapmaya ve eyleme başlamaya niyetli kimse yok. Diyeceksiniz ki, “Bu söylediklerinin dün akşamki maçla ne alakası var?” Ben de diyorum ki, köküne kadar alakası var.
Ankaraspor diye, belediyenin bir takımı oynuyor. Oynuyor da futbolcuların kendileri sahada, ruhları öbür tarafta. Çünkü hiçbir oyuncunun ve takımın teknik adamının kulüple alakası kalmamış. Oynadıkları kulüp dün başka birisiyle evlilik yapmış. O zaman Ankaraspor’un oynadığı ne? Biraz ağır olacak ama; futbol zinası. Kızabilirler... Olabilir ama şunu söyleyeyim; bu işe Futbol Federasyonu kesin bir çözüm bulmaz ise eğer, bu Ankaraspor’un bundan sonra oynayacağı bütün maçlar şaibelidir. Yani Futbol Federasyonu ya Ankaraspor’un defterini dürecek ya da bu orta oyununa göz yumacak.
Göç devam edecek
G.Saraylı futbolcular bile şaşırdılar, karşılarında oynayan takımın ne olduğu konusunda. Çünkü Ankaraspor’un böyle bir formasının olduğunu ben bile bilmiyordum. Takım değişti başka kocaya kaçtı, aynı gün forma da değişti! Bırakın Ankarasporlu futbolcuları, bence G.Saraylı futbolcular da bu durumdan çok etkilendi. Tahmin ediyorum, Ankaraspor’dan A.Gücü’ne göç bugün de devam edecek. Bu yıl Afrika’ya gitmiştim, Kenya’ya Tanzanya’ya; oralarda büyük göçe şahit oldum. Milyonlarca hayvan Tanzanya’dan Kenya’ya geçiyordu. Ankara’daki göç de onun gibi bir şey.
Futbolun olmadığı gecede isterseniz biraz da teknikten bahsedelim. Olmayan teknikten. Galatasaray bu sezon seyrettiğim en kötü futbolunu oynadı. Ve böyle bir Galatasaray olabileceğini ben düşünmemiştim. Hatta herkes diyordu ki, Galatasaray Ankaraspor’u yener, sonra da Beşiktaş’ı Ali Sami Yen’de yener, farkı 9’a çıkarır. Ama, bu Galatasaray’ı gördükten sonra o maç için erken konuşulduğu fikrindeyim.
Dün geceki maç Türk futbolu adına bir utanç maçıdır. İnşallah Futbol Federasyonu gereğini yapar da taşlar yerine oturur, az da olsa. Veya gücü yeterse... Hakemi yazmak istemiyorum, çünkü sahada iki takım olmadığı için, hakem var mıydı yok muydu, farkına bile varamadım.
Erman toroğlu-hürriyet.
Sebebi; herkes bir önceki federasyonları suçluyor ama eylem yapmaya ve eyleme başlamaya niyetli kimse yok. Diyeceksiniz ki, “Bu söylediklerinin dün akşamki maçla ne alakası var?” Ben de diyorum ki, köküne kadar alakası var.
Ankaraspor diye, belediyenin bir takımı oynuyor. Oynuyor da futbolcuların kendileri sahada, ruhları öbür tarafta. Çünkü hiçbir oyuncunun ve takımın teknik adamının kulüple alakası kalmamış. Oynadıkları kulüp dün başka birisiyle evlilik yapmış. O zaman Ankaraspor’un oynadığı ne? Biraz ağır olacak ama; futbol zinası. Kızabilirler... Olabilir ama şunu söyleyeyim; bu işe Futbol Federasyonu kesin bir çözüm bulmaz ise eğer, bu Ankaraspor’un bundan sonra oynayacağı bütün maçlar şaibelidir. Yani Futbol Federasyonu ya Ankaraspor’un defterini dürecek ya da bu orta oyununa göz yumacak.
Göç devam edecek
G.Saraylı futbolcular bile şaşırdılar, karşılarında oynayan takımın ne olduğu konusunda. Çünkü Ankaraspor’un böyle bir formasının olduğunu ben bile bilmiyordum. Takım değişti başka kocaya kaçtı, aynı gün forma da değişti! Bırakın Ankarasporlu futbolcuları, bence G.Saraylı futbolcular da bu durumdan çok etkilendi. Tahmin ediyorum, Ankaraspor’dan A.Gücü’ne göç bugün de devam edecek. Bu yıl Afrika’ya gitmiştim, Kenya’ya Tanzanya’ya; oralarda büyük göçe şahit oldum. Milyonlarca hayvan Tanzanya’dan Kenya’ya geçiyordu. Ankara’daki göç de onun gibi bir şey.
Futbolun olmadığı gecede isterseniz biraz da teknikten bahsedelim. Olmayan teknikten. Galatasaray bu sezon seyrettiğim en kötü futbolunu oynadı. Ve böyle bir Galatasaray olabileceğini ben düşünmemiştim. Hatta herkes diyordu ki, Galatasaray Ankaraspor’u yener, sonra da Beşiktaş’ı Ali Sami Yen’de yener, farkı 9’a çıkarır. Ama, bu Galatasaray’ı gördükten sonra o maç için erken konuşulduğu fikrindeyim.
Dün geceki maç Türk futbolu adına bir utanç maçıdır. İnşallah Futbol Federasyonu gereğini yapar da taşlar yerine oturur, az da olsa. Veya gücü yeterse... Hakemi yazmak istemiyorum, çünkü sahada iki takım olmadığı için, hakem var mıydı yok muydu, farkına bile varamadım.
Erman toroğlu-hürriyet.
Sakız alacak para nerede?
EKONOMİST Deniz Gökçe diyor ki: “Bu sakız satılırsa, bakkal kazanır. Bakkal kazanırsa, toptancı kazanır. Toptancı kazanırsa, üretici kazanır. Üretici vergilerini öder, devlet kazanır, ekonomi kazanır. Krizin son kalan etkileri de ortadan kalkar. İyisi mi ekonomik krizi sakinleştirmek için, siz de bir sakız satın alın. Çekinmeyin; alın, verin, ekonomiye can verin.”
Bu sözler ekonomiyi canlandırmak için hazırlanmış bir kampanyanın ilanlarından birinde yer alıyor. Başka ilanlar da var, hepsinde aynı şey öneriliyor: Alın, verin, ekonomiye can verin!
Kriz dönemlerinde, insanların olağan harcamalarını bile erteledikleri, bunun da krizi derinleştirdiği bir sır değil. Bu açıdan bakınca, krizden çıkışın belirtilerinin göründüğü bir dönemde bu tür kampanyaların işe yarayabilmesi elbette mümkün.
Ama önemli bir-iki sorun var:
Üretici, toptancı, bakkal vergilerini ödemediği için “devlet” kazanamıyor!
Devlet “Param yok” diyerek, memurlarına ancak yüzde 2.5 zam yapmak istiyor. Bu zam ile sakız alabilmek mümkün ama başka bir şey alabilmenin olanağı yok!
İşçilerin durumu da kamuda olsun, özel sektörde olsun farklı değil.
Bu kadar insan bu kadar kredi kartı borcunun altına keyfinden girmedi, harcayacak parası olmadığı için girdi.
Ve tarihi zirvesine ulaşan işsizliği de unutmayalım.
Kimse yatırım yapamıyor, kredi faizleri yüksek. Devletin istihdamı artırmak için hiçbir politikası yok. Ne tarımda, ne hizmet sektöründe, ne de sanayide böyle bir plan var!
Bu olmayınca da “sakız” işe yaramıyor, çiğniyorsun, çiğniyorsun bir şey olmuyor!
Bu sözler ekonomiyi canlandırmak için hazırlanmış bir kampanyanın ilanlarından birinde yer alıyor. Başka ilanlar da var, hepsinde aynı şey öneriliyor: Alın, verin, ekonomiye can verin!
Kriz dönemlerinde, insanların olağan harcamalarını bile erteledikleri, bunun da krizi derinleştirdiği bir sır değil. Bu açıdan bakınca, krizden çıkışın belirtilerinin göründüğü bir dönemde bu tür kampanyaların işe yarayabilmesi elbette mümkün.
Ama önemli bir-iki sorun var:
Üretici, toptancı, bakkal vergilerini ödemediği için “devlet” kazanamıyor!
Devlet “Param yok” diyerek, memurlarına ancak yüzde 2.5 zam yapmak istiyor. Bu zam ile sakız alabilmek mümkün ama başka bir şey alabilmenin olanağı yok!
İşçilerin durumu da kamuda olsun, özel sektörde olsun farklı değil.
Bu kadar insan bu kadar kredi kartı borcunun altına keyfinden girmedi, harcayacak parası olmadığı için girdi.
Ve tarihi zirvesine ulaşan işsizliği de unutmayalım.
Kimse yatırım yapamıyor, kredi faizleri yüksek. Devletin istihdamı artırmak için hiçbir politikası yok. Ne tarımda, ne hizmet sektöründe, ne de sanayide böyle bir plan var!
Bu olmayınca da “sakız” işe yaramıyor, çiğniyorsun, çiğniyorsun bir şey olmuyor!
Nasreddin Hoca bi gün...
Çıkmış kürsüye, “Ey ahali, bugün size ne diyeceğimi biliyor musunuz?” diye sormuş; ahali, “Bilmiyoruz” deyince, “E siz bilmeyince, ben size ne diyeyim ki?” diyerek, çekip gitmiş...
Ertesi gün aynı kürsüye çıkmış, “Ey ahali, bugün size ne diyeceğimi biliyor musunuz?” diye sormuş; ahali, “Biliyoruz” deyince, “E madem biliyorsunuz, benim söylememe ne lüzum var” diyerek, yürümüş gitmiş... Daha ertesi gün, gene aynı kürsüye çıkmış, gene aynı soruyu sormuş, bu sefer ahalinin yarısı “Biliyoruz” yarısı “Bilmiyoruz” deyince de, “Ne âlâ” demiş... “Bilenler bilmeyenlere anlatsın o zaman!”
Ertesi gün aynı kürsüye çıkmış, “Ey ahali, bugün size ne diyeceğimi biliyor musunuz?” diye sormuş; ahali, “Biliyoruz” deyince, “E madem biliyorsunuz, benim söylememe ne lüzum var” diyerek, yürümüş gitmiş... Daha ertesi gün, gene aynı kürsüye çıkmış, gene aynı soruyu sormuş, bu sefer ahalinin yarısı “Biliyoruz” yarısı “Bilmiyoruz” deyince de, “Ne âlâ” demiş... “Bilenler bilmeyenlere anlatsın o zaman!”
Yanaktan makas cinsel taciz kabul edildi!
Evli çalışan, mesai arkadaşına bu hareketi yapınca 4 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı.
İstanbul’da 5 yıldızlı bir otelin evli çalışanı, mesai arkadaşının yanağından “makas” alınca “cinsel taciz” suçundan 4 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme sanığın kişiliğini göz önüne alarak, cezayı 5 yıl erteledi
Gönül KARAKUŞ / İSTANBUL
OLAY, İstanbul’da 5 yıldızlı bir otelde yaşandı. İddiaya göre, otel çalışanlarından F.Ş. mesai arkadaşının yanağından makas aldı. Ancak kadın çalışan, bu durumu adliyeye taşıdı. F.Ş. hakkında da “cinsel taci z” suçundan dava açıldı.
İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonucunda F.Ş.
önce 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak eylemin aynı işyerinde olmanın
verdiği kolaylık nedeniyle ceza yarı oranında artırılarak, 4 ay 15 gün hapse çıkarıldı. Mahkeme, kararında “hük mün açıklanmasını geri bırakarak” 5 yıl denetim süresine hükmetti. Yani F.Ş. 5 yıl içinde bir suç işlemez se davası düşecek.
‘GÜNAYDIN DEDİM’
Mahkeme, geçtiğimiz günlerde açıkladığı gerekçeli kararın da otel çalışanı F.Ş. hakkında arkadaşının yanağından “makas” aldığı iddiasıyla “cinsel taciz” suçundan dava açıldığını hatırlattı. Kararda, sanığın “şikâyetçiye sadece
‘günaydın’ dediğini, karşılıklı selamlaşmadan sonra hızla ilerlediğini, kesinlikle suçlam yı kabul etmediğini ” söylediği belirtildi.
‘KÖR NOKTADA OLDU’
Ancak şikâyetçinin sanığın kendisinden makas aldığını, daha sonra öpücük
atıp gittiğini, olayın “kameraların kör noktasında meydana geldiğini ” anlattığı
kaydedildi. Gerekçeli kararda, yargılama sırasında iki tarafı da tanımadığını söyle yen bir tanığın dinlendiği belirtildi. Tanığın “otele malzeme getirdiği sırada, sanığın şikâyetçinin yanağından makas aldığını, şikâyetçinin ise ‘yapma’ dediğini duyduğunu” bildirdiği ifade edildi.
İstanbul’da 5 yıldızlı bir otelin evli çalışanı, mesai arkadaşının yanağından “makas” alınca “cinsel taciz” suçundan 4 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme sanığın kişiliğini göz önüne alarak, cezayı 5 yıl erteledi
Gönül KARAKUŞ / İSTANBUL
OLAY, İstanbul’da 5 yıldızlı bir otelde yaşandı. İddiaya göre, otel çalışanlarından F.Ş. mesai arkadaşının yanağından makas aldı. Ancak kadın çalışan, bu durumu adliyeye taşıdı. F.Ş. hakkında da “cinsel taci z” suçundan dava açıldı.
İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonucunda F.Ş.
önce 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak eylemin aynı işyerinde olmanın
verdiği kolaylık nedeniyle ceza yarı oranında artırılarak, 4 ay 15 gün hapse çıkarıldı. Mahkeme, kararında “hük mün açıklanmasını geri bırakarak” 5 yıl denetim süresine hükmetti. Yani F.Ş. 5 yıl içinde bir suç işlemez se davası düşecek.
‘GÜNAYDIN DEDİM’
Mahkeme, geçtiğimiz günlerde açıkladığı gerekçeli kararın da otel çalışanı F.Ş. hakkında arkadaşının yanağından “makas” aldığı iddiasıyla “cinsel taciz” suçundan dava açıldığını hatırlattı. Kararda, sanığın “şikâyetçiye sadece
‘günaydın’ dediğini, karşılıklı selamlaşmadan sonra hızla ilerlediğini, kesinlikle suçlam yı kabul etmediğini ” söylediği belirtildi.
‘KÖR NOKTADA OLDU’
Ancak şikâyetçinin sanığın kendisinden makas aldığını, daha sonra öpücük
atıp gittiğini, olayın “kameraların kör noktasında meydana geldiğini ” anlattığı
kaydedildi. Gerekçeli kararda, yargılama sırasında iki tarafı da tanımadığını söyle yen bir tanığın dinlendiği belirtildi. Tanığın “otele malzeme getirdiği sırada, sanığın şikâyetçinin yanağından makas aldığını, şikâyetçinin ise ‘yapma’ dediğini duyduğunu” bildirdiği ifade edildi.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
.jpg)
.jpg)
.jpg)




